Bu yazıyı bir kaç gün önce yazmam gerekiyordu farkındayım ama dışarıda yaşanması gereken koskoca bir hayat var ve bu yazıda olduğu gibi bazı günler 2-3 maçı aynı yazıda değerlendirmek zorunda kalabiliyorum... gibi yarı resmi yarı laubali bir giriş yaptıktan sonra üstüste 5. mağlubiyetimizi aldığımızı bildirmekten, başlıktan da anlaşıldığı üzere büyük üzüntü duyuyorum sevgili okurlar. İlki Celtics mağlubiyeti sizlerin de bildiği gibi, diğeri de Bucks...Yalan söylemeye gerek yok, ben Bucks maçından galibiyet bekliyordum aslında ama başabaş geçen bir Celtics maçından sonra değil. Celtics maçını 92-90 verdik ve tüm takım ciddi bir efor harcadı büyük bir sürprize imza atmak için, çok da yaklaştık ama olmadı. Şimdi neden olmadığına sorgulayalım biraz bence... En önemli etken maçın son 4.30 dakikasında sadece 1 (yazıyla:bir) basket bulmamız oldu. Yenilmemize sebep olan 2. en büyük etmen de tartışmasız 17 top kaybımızdı. 3. periodda Rajon Rondo şov yaptı resmen ve 18 sayısının 14'ünü bu periodda attı. KG maçın genelinde aman aman oynamadı ama son dakikalarda öyle öldürücü paslar attı ki, maçın rakibimiz adına görünmez kahramanlarındandı.
Pecherov'un career high yapıp 24 sayı atması güzel bir sürprizdi ama hala 2 sene önceki Al Jefferson'a sahip değiliz pota altında, ne savunma olarak ne de hücumda istediğimiz seviyede değil Big Al henüz ve o uzun sakatlıktan sonra kendine gelmesi baya zaman alacak gibi.
KG maçın sonunda Target Center'da eskisi kadar yoğun duygular yaşamadığını çünkü eski takım arkadaşlarından kimsenin kalmadığını söyledi. E o zaman ''20.000 taraftarın hiç mi hatırı yok?'' diye de sorasım geldi bak şimdi benim de. Neyse Pecherov'un maç sonunda dedikleri gerçekten şu anki durumumuz için cuk diye oturuyor bence...Kendisi şöyle buyurmuşlar efendim; ''Son 3 maçta gerçekten çok büyük efor sarfettik ama bu tarz başabaş giden maçları nasıl bitirmemiz gerektiğini öğrenmemiz gerekiyor.'' İşte bu sözler de yukarıda bahsettiğimiz son 4 buçuk dakikada sadece 1 basket bulmanın komikliğinden bahsediyor aslında.
Gelelim 87 - 72 verdiğimiz Bucks maçına...Coach Kurt Rambis, Phoneix, Clippers ve Boston maçlarından sonra takımda olumlu gelişmeler gördüğünü ve bu gelişmelerin de en kısa zamanda parkeye yansıyacağını iddia etmişti. Açık açık söylemese de Bucks maçını kastettiği ortadaydı bence. Bu maçtan önce iyi oynayıp kaybettiğimiz 3 maç olduğuna ben de katılıyorum, işte bu 3 maçta aşırı efor sarfeden takım iflas bayrağını Bucks maçının son iki periodunda çekti resmen. Hiç de fena başlamadık aslında, ilk periodu 8 sayıyla önde kapattık, devreye de 5 sayıyla önde girdik. Ama o kadar kötü bir 3. period oynadık ki (31 - 14) maçın kopma noktası oldu bizim için. Geçen gece KG'ye karşı 22 sayı 8 rebound yapan Pecherov'un da Bucks maçında 2 sayıda kalması inanılır gibi değil. Jefferson'dan yine beklentilerimizin altında verim aldık; henüz 6 maç oynamış olabiliriz ama Rambis'in oyun sisteminin Jefferson'a uymadığından korkmaya başladım, böyle bir şey söylemek için çok erken ve biraz daha bekleyelim bu konuda yorum yapmak için en iyisi. NBA'de 72 sayı attığınız bir maçı kazanmanın ne kadar zor hatta imkansız olduğundan bahsetmemize gerek bile yok sanırım. Bucks'ın sert savunmasına aynı sertlikte yanıt veremedik ve benim beklemediğim bir mağlubiyet aldık. Bucks'ın, son 11 sezonda Target Center'dan 2. kez galip ayrılmasına izin verdik böylece. Bu arada bizim çaylak guardımız Jonny Flynn, onların çaylak guardı Brandon Jennings'i ezdi resmen ve bu sezon yılın çaylağı ödülüne aday olabileceğinin sinyallerini vermeye devam etti ki bu konuda sonuna kadar da güveniyorum Flynn'e açıkçası. Portland maçında görüşmek üzere...
8 Kasım 2009 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder